Klasik kitaplar serüveninde okuduğum bir diğer roman da Notre Dame’in Kamburu oldu. Victor Hugo’nun olay örgüsü kısmındaki akıcılığına bir diyeceğim yok. Hikaye akıyor ama tarihten verdiği makalevari bilgiler okumanın akıcılığını biraz engelliyor. En azından benim için öyle. ?
Kitap Adı: Notre Dame’in Kamburu
Yazar Adı: Victor Hugo
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 556
Bu kitapta beni üç karakter etkiledi.
İlki Rahipti. Sevgisiz bir ruhun kötü tarafta olunca neler yapabileceğini görüyoruz bu karakterde. Karakter kendini bilime kaptırmış, oradan da inanç konusunda kendini beslemiş. Ancak hepsi akıl boyutunda olduğundan ve inancı duyumsamadığından, duygusal olarak aç bir ruha sahipti. Olayların duygusal boyutlarıyla tanıştığında tamamen bencilliğiyle hareket edip, sahip olamadığı sevgiyi sömürmeye çalıştı. Bu da onu aşağı çektikçe çekti. Nasıl seveceğini ve sevileceğini bilmek dışında çoğu konuda bilgi sahibi olması onu yaşadığı çöküşten kurtaramadı. Diğer bir karakter ise Yüzbaşı. Aslında ana karakterden çok yan karakterdi kitapta. Ama o kadar gerçek bir karakterdi ki. Bu tarz adamlar şu anda sanırım toplumun yarısından çoğunu kaplıyor. Sevgiye saygısı olmayan, tamamen bencil, çıkarcı duygularla hareket eden, sevdiğini aldatırken de en çok kendini aldatan tamamen aşağılık bir karakterdi. Ama onun bu hale gelmesine sebep olan şey sadece kendisi değildi, birçok tabusu olan toplumdu.
“Toplumun bir kesimi ‘kusurlarıyla da güzel’ demese, kişi birnevi Quasimodo gibi hissedecek.”
Ve son olarak da kitap isminin sahibi olan karakter Quasimodo, onun acısını derinlerden hissediyorsunuz. Toplum tarafından çirkin kabul edilen bir insanın nasıl dışlandığını gördükçe aslında fazlasıyla üzülüyorsunuz. O toplumun cahilliğini okudukça kızıyorsunuz ama sonra dönüp bakınca şimdiki çağa ve topluma, güzel olan bir insanın bile en ufak kusurunu yüzüne vurduğunu görüyorsunuz. Toplumun bir kesimi “kusurlarıyla da güzel” demese, kişi birnevi Quasimodo gibi hissedecek.
Sanırım bundan sonra okurken hissettiğim, düşündüğüm şeyleri yazmayı kitabın bitmesini beklemeden yazacağım. Çünkü beklediğimde önemli gördüğüm yerlerden bahsetmediğim hissine kapılıyorum, öyle de oluyor ya zaten. ??♀️
Birde ek olarak Esmeralda’dan bahsetmek istiyorum. Gerçek hayatta olsaydı –ki aslında böyle tipler var- tamamen aptal olarak göreceğim bir karakter. Hoş hissettiği duygular tamamen insani de olsa ve sevgisinin arkasında dursa da, en önemli iki olayda o kadar bencil ve kendini beğenmişti ki… Neyse ya bahsetmek istemediğimi fark ettim. ?
Olaylar, karakterler her zamanki gibi muazzam bir işçilikle işlenmişti. Sefiller kitabında olduğu gibi yazarın gözlem gücüne ve bunu yansıtışına hayran kalmamak elde değil. Klasikleri okudukça yazma tutkum –bu şekilde yazamayacağımı düşündüğümden- hafiflese de bana inanılmaz şeyler kattığı için, klasikleri okumaya, hissetmeye, asla göremeyeceğim yerleri, olayları ve tanıyamayacağım insanları tanımaya devam edeceğim.
Okumanız dileğiyle. ??
Beni sosyal medyadan da takip edebilirsiniz.
Paylaş